“Þifrelenmiþ, ona göre yetiþtirilmiþ, silahlarý, refleksleri bileylenmiþ savaþçý formatýndaki kaftaný ben mi omuzlarýma aldým? Yoksa þallarla pelerinleri daðýtanlar bana bunu özel olarak mý diktiler? Özgür dünyada kader tutsaðý olmak diye bir kavram var mý?
Sigaramý söndürdüm. Düþünüp taþýnmanýn önemi yok bu saatten sonra. ‘Kalýn kafaný yorma boþuna oðlum’, diye mýrýldandým Beretta’yý usulca okþayarak. Ýçeride korumam gereken iki kiþi var. Hayatlarý tehlikede... Ve ben birisine aþýðým.”
Yakýþýklý, Aikido ustasý, eski yönetici, yeni güvenlik þirketi sahibi, “savaþçý” karakterli Sinan Dorukan, Feramuz Güvenlik’in ilk macerasýnda Londra’dan Brezilya’ya psiþik bir yolculuða çýkýyor. Hakan Karahan, Sinan Dorukan karakteri ile Matt Helm, James Bond ve Derek Flint’in ardýndan 21. Yüzyýl’ýn ilk gerçek kahramanýný yaratýyor.
üçüncü katta, anahtarý elimde sallayarak oda numaralarýna baka baka 312’nin önüne kadar yürüdüm. Hafifçe eðilip kapýnýn deliðini hizalamaya koyulmuþken, aniden yan odadan bir kadýn çýktý. Koyu kýzýl, ateþ gibi parlayan, beline kadar uzun saçlarý, çarpýcý gri gözleri, yeþil daracýk gece elbisesi içindeki harika vücuduyla karþýmda durup bana, “Sen on dokuzsun” dedi. “Hayýr üç yüz on iki” diye salakça cevap verdim. Son derece ciddi bir ifadeyle, “Ben oda numarandan bahsetmiyorum. Ýyi uykular, on dokuz” dedi. Podyumlardaki gelmiþ geçmiþ tüm mankenlere taþ çýkartan yürüyüþüyle koridorun öbüt tarafýna doðru adým atarken araksýndan, “Tamam, kabul, on dokuzum. Ne deme on dokuz?” diye baðýrdým….. kitaptan…