Seninle büyük bir çöldeyiz. Þiddetli bir kum fýrtýnasý, zifiri karanlýk, elimizi dahi görmüyoruz. Kimsesiz, korumasýz, aç-susuz ve umutsuz bir durumdayken ansýzýn birisi, karanlýðýn perdesini yýrtarak gelse ve hýzlý bir binek getirse, bizi bindirse, cennete benzer bir yere götürse ve orada hertürden lezzetli yiyeceðin olduðu bir rahmet sofrasý olsa, ne kadar çok seviniriz kimbilir. Ýþte o büyük çöl, dünya yüzüdür. Kum denizi, zerrelerin hareketi ve zamanýn akýþýyla çalkalanan varlýklar ve çaresiz insandýr. Gelecek kaygýsýyla kalbi yaralanýr, karanlýk içinde görür.
Çýðlýðýný kimse duymaz. Sonsuzca aç sonsuzca susuzdur. Ansýzýn beliren kiþi, bize iki dünyanýn mutluluðunu getiren Allah'ýn Elçisi'dir.