Güçlü bir ýþýk getirmelerini istedi. Iþýðý getirdiler ama getirdikleri bu ýþýk çok zayýftý ve yine bir þey görülmüyordu. Öðretmeni Ahmet Tekin tereddütte kalmýþtý ve öldürülen bu þahsýn kimliði konusunda, emin olmadan kesin bir þey söylemek istemiyordu, daha güçlü bir ýþýk getirmelerini istedi yeniden; ýþýðý az sonra getirdiklerinde yerde sýrtüstü yatan ölünün yüzüne tuttular. Yukarýdan tutmaya çalýþtýklarý ýþýðýn altýnda ölünün birdenbire aydýnlanan yüzü kanlar içindeydi.
'Ama yine de tanýdým,' diye anlatacaktý Uður'un öðretmeni, sonradan: 'Bu, komþumuz Ahmet
Kaymaz, öbür tarafta yüzükoyun yatan da oðlu Uður Kaymaz'dýr dedim.'
'Ýþte bu Uður'un yýldýzý, bu da Ahmet'in,' dedikleri, en parlak, en ýþýltýlý olan yýldýzlarý belki de bir gece sonra gökyüzünde arayýp bulamadýklarýnda derin bir kedere kapýlýyor çocuklar ve sarý sýcak gecelerde, baþlarýný koyduklarý yastýklarý ýslanýyor gözyaþlarýyla. Uður artýk onlar için gökyüzünde dolanýp duran bir parýltýlý yýldýz gibi...
Etrafýna saçtýðý ýþýk, öbür yýldýzlarý bile aydýnlatan kocaman bir yýldýz Uður...