Sovyetler daðýlýrken arkada býraktýðý pek çok enkazdan belki de en acýklýsý katliamlar ve sürgünlerle dolu "aydýnlar trajedisi" olmuþtur.
Rusya'da sistemler deðiþse de sürgün yeri olan Sibirya'nýn kaderi deðiþmez. Sibirya; kürek mahkûmlarýnýn, halk düþmanlannýn(!) kamplarda çalýþtýrýlmak üzere gönderildiði sürgün ülkesidir... Orasý daima "diriler kabristanlýðý"dýr. Ýnsanlýðýn düþünen kafalarý, yedi ay -60'larda çalýþan bu dipfrizde ne yapar, nasýl yaþar? Oraya sürülenlerin çoðu bir daha güneþi göremez, orada buzdan bir cellâdýn elinde can verir.
Panait Ýstrati, bir gezi sýrasýnda Sovyet dostlarýna insanlarýn uðradýklarý haksýzlýklarý sorunca, dostlarý: "Panait, yumurta kýrýlmadan omlet yapýlmaz!" cevabýný verirler. Buna karþýlýk Panait: "Pekâlâ, görüyorum ki yumurtalarý kýrmýþsýnýz ama omlet nerede?" demekten kendisini alamaz.
Bu kitapta, sudan bahanelerle sindirilen, sürülen ve öldürülen aydýnlarýn trajedisi var.