Terk edildiðimi duyduðum anda baþladý sorular, beynim durmadan birini soruyor, ötekine geçiyor. Hiçbirine cevabým yok. Yüreðim yanýyor, kalbimin acýdýðýný hissediyorum, beynim dönüyor, baþým zonkluyor, damarlarýmdaki kan fýþkýrýp dýþarýya çýkacak. Tarafsýz bakamam. “Objektif ol,” diyorum kendime. Mümkün deðil. Konu benimle ilgiliyken, haksýzlýðý yaþarken nasýl objektif olunur? Bu benim olayým, insan tek baþýna acý çekerken tarafsýzlýk ne demek? Ailemin çýðlýðý andýran sesleri, tanýdýklarýmýn fýsýltýlarý, arkadaþlarýmýn alaycý bakýþlarý; hepsi soruyor, soruyor... “Seni neden terk etti?” Cevabý bilmiyorum. “Beni terk etti” cümlesine ekleyeceðim hiçbir þey yok. Terk edilmek utanç verici, deðersizleþiyorum. Kendime duyduðum saygý, dostlarýmýn beðenileri, iþ yaþamýmdaki onurlandýrýcý þeyler göz boyamaymýþ.”
Önce terk edildi, sonra kaçýþ baþladý…
Tanýdýðýný sandýklarýnýn farklý yüzlerini gördü…
Ýyilerin kötü, kötülerin iyi olabileceðini…
Kendisi olmaktan çýktý, kirlendi; ruhu da bedeni de…
Kurtuldum dediði anda her þey yeniden baþladý…
Kimse onu istemiyordu, arkadaþlarý da arkadaþ dedikleri de…
Gerçeði kimseye söyleyemedi, kendine bile…
Sevdiði adamý geri döndüremezdi, aralarýndaki aþk bile bunu saðlayamazdý…