Birinci Dünya Savaþý, senaryosu çok evvelden yazýlmýþ bir oyunun sahnede sergilenmesiydi. Amaç; Türkleri yaþadýklarý topraklardan söküp atmaktý.
O günün en güçlü devletleri, Osmanlý’yý yok etme hayallerinde son aþamaya geldiklerini düþünürken, her þeyi planlamýþlar, Türk Milletinin gücünü ve bir alev gibi ruhunu saran baðýmsýzlýk ateþini hesaba katmayý unutmuþlardý. O güne kadar geliþmeleri sessizce izleyen Anadolu insaný, Ýzmir’in iþgaliyle ayaða kalktý. Ýþ baþa düþmüþtü.
Türk Kurtuluþ Savaþý, imkânsýzý baþaran, olaðanüstü çabaya dayanan, bir milleti tek yürek haline getiren bir inanç savaþý oldu.
Ýstanbul’a iþgalcilerin ayak basmasý üzerine, Osmanlý tarihinde hiçbir paþaya verilmeyen yetkilerle Anadolu’ya gönderilen Mustafa Kemal Paþa, “geldikleri gibi giderler” derken, Türk Milleti’nin Çanakkale’de þahit olduðu azmine güvenmekteydi.
Baðýmsýzlýk mücadelesini, oluþturduðu bir parlamento etrafýnda yürüten, bu konudaki yetkiyi de tamamen temsile dayalý bir yöntemle ve günümüzün çaðdaþ demokrasilerini kýskandýracak þekilde savaþ ortamýnda gerçekleþtiren dünyanýn ilk ulusu Türk Milleti olmuþtur.
Kurtuluþ Savaþý baþlarken Türk Milleti’nin karþýsýnda yer alan dünyadaki hiçbir iktidar sahibi, savaþýn sonunda yerini koruyamamýþtýr. Bu büyük zafer, dünyadaki tüm ezilen uluslara da hem örnek, hem de bir umut oldu.
Saltanattan Cumhuriyete KURTULUÞ SAVAÞI, tüm olumsuz þartlara raðmen bir halkýn vatanýný nasýl kurtardýðýný tüm detaylarýyla ve akýcý bir üslupla ele almaktadýr. Okurken milletinizle gurur duyacaksýnýz.