Sen ki mahabbet gülistanýma revnak baðýþlayaným, ejendimsin,
Sen ki arzum, emelim, hicraným ve elemimsin,
Ayrýlýðýndan dolayý yardým dilenmeye takatim yok senden, kapýnda kendini kaybedenlere gýptayla geçen ömrümde bir takate de ihtiyacým kalmadý artýk. Sevgili eþiðinde ölene deðil sað kalana þaþmak gerekir, der bir bilge ama ben senden uzakta, aþkýnla hasta, ama aþk sayesinde sýhhatteyim. Araya bunca yýlýn hasreti girmiþken bir gün seni görmeye dayanabilir miyim bilmem, ama her sabah seni görüyor ve yüzünden aldýðý güzellik ile insan içine çýkýyor diye güneþe, eþiðini döne dolaþa senden nur çalýyor diye her akþam mehtaba bakýyorum, bilesin. "Bugün nasýlsýn ey kâinatýn baþý dönmüþ yýldýzý?" diyorum ona, hasbýhal ediyorum; "Ne haldedir sevgilim, hoþ mudur, sofaca mýdýr Ýstanbullar sultaný bugün?" diye tekrar soruyorum. "Hiç benim bulunduðum yerden daha kederli bir âleme doðdun mu sen; hiç aþkta altüst olmuþ bencileyin bir firkatzede üzerine parladýn mý?" diye sitem ediyorum bazen... Velhasýl günlerce ve gecelerce güneþlere ve aylara durmadan ve dinlenmeden seni soruyorum, hâlâ bir haberini alamayýþýmý þikâyetle söylüyor, anlatýyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatýrlayýp çýldýrýyorum bazý günler ve bazý geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceðimden korkup kahroluyorum. Sonra tevbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düþündüðüm için.