Bir millet düþünün,
Yüzyýllarca üç kýtada hüküm sürmüþ, yaþadýðý dönemlerde hazinesi dünyanýn en büyük hazinesi, ordusu dünyanýn en büyük ordusu… ama þimdi Anadolu’da çorak bir alana sýkýþýp kalmýþ ve çevresini saran düþmanlarý her geçen gün biraz daha ilerlemekte. Hayatta kalabilmesi ve varlýðýný sürdüre bilmesi için tek kurtuluþun "Baðýmsýzlýðýný Kazanmasýna" baðlý olduðu bir durumla karþý karþýya.
Yaralarýný sarmak için mahalle eczanesine borçlanan bir maliye, Evlerin pencere demirlerinden yapýlan süngü ve kýlýçlar, Tek ulaþým aracý olan kaðný ve merkepler, Askerini giydirmek için halkýn elindeki çamaþýra ve çoraba muhtaç kalan bir ordu, Defalarca parçalanan üniformalarýný farklý renkle de olsa yamayarak giyen subaylar, Askerini günde yarým tayýnla, bulgur çorbasýyla besleyen bir iaþe, Kadýný, yaþlýsý, çocuðu ile gönüllü ikmal kollarý, Islanmasýn diye çocuðunu üzerinden çýkardýðý örtüyü top mermilerini saran anneler,
Cepheye cephane yetiþtirirken yolda donarak ölen Þerife Bacýlarý ve binlerce trajik yaþam hikayesi ile dopdolu bir savaþ.
Okuyacaðýnýz bu kitapta, Kurtuluþ Savaþý’nýn cephe gerisindeki yokluklara raðmen nasýl kazanýldýðýný göreceksiniz. Ýnsanlýk tarihine örnek olabilecek bu mücadelenin haklý gururunu duyacaksýnýz.