Türkler, tarihin en eski ve sürekli kavimlerinden biridir. Dört bin yýlý aþkýn onurlu geçmiþiyle Türkler; Asya, Avrupa ve Afrika kýt’alarýna yayýlmýþ büyük bir ulustur. Türklerin, tarihin çok eski dönemlerinde, Orta Asya topraklarýnda ortaya çýktýklarý bilinmektedir. Ýlk topraklarýnýn coðrafî sýnýrlarýný çizebilmenin olanaksýzlýðýna raðmen, Türklerin ilk yurtlarý, tarihsel kaynaklara göre, Altay daðlarý yöresidir. Tanrý daðlarýyla Altay daðlarý arasýnda yaþayan Türkler, Altay kavimlerinden sayýlmýþlardýr.
Türklerin tarihi, kavim olarak, Çin yazýlý belgelerinin Kunlar adýný verdikleri, Hunlarla baþlar. Ama, sözcük olarak Türk, çok eski çaðlardan beri bilinmekte ve kullanýlmaktadýr. Çin kaynaklarýnda Türk sözcüðü T’u-kûe olarak yer almýþ, Tu-kin þeklinde yazýlmýþtýr. Türklerden söz eden bir diðer eski yazýlý kaynak da Asurlulardan kalmýþtýr. Ninova Kütüphanesinde bulunan ve M.Ö. 665 tarihini taþýyan bir tablette, kuzeyden inen Türk atlýlarýnýn Asur ülkesini ele geçiriþleri anlatýlmýþtýr. Türklerden söz eden en eski kaynaklardan biri de Herodot Tarihi’dir. Bu ünlü tarih kitabýnda Türk adý Trykae (Turkhia) olarak geçmektedir.
Türk sözcüðünün bir kavmi, bir topluluðu ve bir devleti belirtmek amacýyla ilk kullanýlýþý, daðýnýk ve göçebe Türk boylarýnýn Göktürk siyasal birliði çevresinde toplanmasýyla baþlamýþtýr. Göktürk devletinin kurulmasýndan sonra Türk sözcüðü tarihe, Orta Asya kavimlerinin büyük çoðunluðunu belirten bir isim olarak geçmiþtir.