Riverton Malikânesi, iki savaþ arasýnda Ýngiltere’de geçen, muhteþem bir ilk roman. Aristokrat bir ailenin, bir evin, gizem dolu bir ölümün ve sonsuza kadar kaybedilen bir yaþam stilinin hikâyesi ve bu hikâye her þeye tanýk olup on yýllar boyunca bu sýrrý içinde taþýyan bir kadýnýn aðzýndan anlatýlýyor.
Grace Bradley, Riverton Malikânesi’ne daha küçük bir kýzken, Birinci Dünya Savaþý çýkmamýþken, hizmetli olarak girmiþti. Yýllar boyunca Hartford ailesine baðlý kaldý, özellikle de ailenin iki kýzý Hannah ve Emmeline’e.
1924 yazýnda evde verilen þatafatlý bir partide genç bir þair kendini vurdu. Olayýn tek tanýðý Emmeline ve Hannah’ydý ve sadece ikisi –ve tabii Grace- gerçeði biliyordu.
Sene 1999, Grace 98 yaþýna gelmiþ ve huzurevinde son günlerini yaþýyor.
O yaz yaþanan olaylar hakkýnda film çeken bir film yapýmcýsý ziyaretine geliyor. Grace’i Riverton Malikânesi’ne götürüp anýlarýný canlandýrýyor.
Geri dönüþlerle anlatýlan bu hikâye, Grace’in öyküsü. Edward dönemi aristokrat bolluðunun son günlerinde, savaþ bu rahatlýðý paramparça etmeden hemen önce geçen ilkgençlik yýllarýnýn, canlý yirmili yýllarýn ve sonsuza kadar kaybolan bir yaþam tarzýnýn öyküsü.
Roman sýrlarla dolu -kimileri açýða çýkýyor, kimileri sonsuza dek saklý kalýyor. Ayný zamanda hatýralara yapýlan bir yolculuk, savaþýn verdiði yýkým ve tarihte baþ döndürücü bir döneme açýlan çok özel bir pencere Riverton Malikânesi.
Avustralya’da ilk yayýnlandýðýnda da çok beðenilen bu roman, 2007’de Ýngiltere’yi salladý ve satýþ rekorlarý kýrdý.
Riverton Malikânesi capcanlý, elinizden düþüremeyeceðiniz bir gerilim ve tutku romaný. Riverton karakterlerini asla unutamayacaksýnýz.