“kelimelerimi senden ödünç alýyorum. Alýyorum, onlarla seni anlatacaðým. Seni anlatýrken sözcürlerin yanan, dokununca yakan bir yaný var. Uzaðýn yakýnlýðýný anlatacaðým. Sen aynasýn. Ýþte yakýn bir sözcük. Aynadasýn. Ayna benim belki de. Benim aynamda kendini seyrediyorsun. Ben uzaðým. Uzaklýðýn aynasý. Aynada uzakla yakýn bilinebilir diye söylüyorum. Yoksa ne ayna var ne yakýn ne uzak. Sen varsýn seninle birlikte hiçbir þey yok. Kelimelerimi yapmak üzere harfler topluyorum. Arý gibiyim bu halimle. Yalýn halim bu. Yalnýz halim, Yalnýzlýk boþ bir sözcük olarak gözlerime konuyor. Alýnýp onunla bir arý yapýyorum.”
Sadýk Yalsýzuçan’dan, dokunan, daðýlan, toplanan, vuran, soran, acýtan, acýyan, ýþýtan, su gibi akan, kor gibi yakan, burkan, kunt, tok, aðýr, taþ, acý anlatýlar toplamý: Hic.
Aþk: sýnýrlarý mý, yoksa tüm saðlarý yok ederek kendi baðlarýný mý kurar? Aþkýn yalýnlýðý birlikten midir? Yoksa gerçeði kendisinin üzerinde mi tecelil etmiþtir? Aþk bir karýþýklýk ve þaþkýnlýktan mýdýr yoksa hayrete duþar olanlarýn cezbesinden midir? Aþk bunlardan deðilse, kendi nedenleriyle birlikte mi yaratýlmýþtýr yoksa nedenlerin sonucu mudur? Aþk artýk imkansýz mýdýr? Aþkýn imsansýzlýðýndan söz edenlerin sözcükleri kalbimizi bozar mý? Sen gelince cümle kusurlar biter mi? Seni bir bulutla dolaþtýna, sana bir siyanet meleðini aþýk eden kimdir?.... kitaptan….