“Mutlu aþk yoktur,” der Aragon. Vardýr aslýnda, belki de olmayan þey, sadece mutlu aþkýn yazýlý tarihidir.
Bir derin iç çekiþ, sevgilinin parmak uçlarýnýn tene
deðmesi, konuþmasýndaki hafif bir týnýnýn deðiþmesi,
rüzgâr yüzünüzü okþarken hiç beklenmedik bir buse...
Mutlu bir aþk, O’nun ellerinin ve yüzünün dünyanýn
en güzel ülkesi olduðunu düþünmek deðil midir?
En basit anlarýn kalbe bir ok gibi dalmasý, ruhu sevinçli bir cennete ve kuþkularla yüklü bir cehenneme sürüklemesi?
Mutlu bir aþk, aþka, aþkla pervane olmaktan geçer.
Mutlu aþk, küçük bir tüy gibi aþkýn efsunlu denizinde
dalgalanýr durur. Rüzgârýn savurduðu yere doðru giderken, önce yelkenleri, sonra güverteyi, sonra da her þeyi kaybetmeyi göze alanlar için MUTLU AÞK VARDIR!..