O (sas), Rasûlullah’tý…
Ýlk yaratýlmýþtý ama sonradan gelecekti.. zira sona mühürdü O (sas)…
Geleceði güne kadar gelenler, hep O’ndan bahisler açacak ve zihinleri geliþine hazýr hale getirmenin mücadelesini vereceklerdi. Zira bu, bir vazifeydi öncekiler için…
Adres verilmiþ, koordinatlar da çizilmiþti… Geleceði güne kadar dillerde destandý O (sas)…
Ka’b Ýbn Lüey ve Kuss Ýbn Sâide gibi, ‘gelecek’ diye yolunu bekleyenler, Zeyd Ýbn Amr ve Fars’lý Selmân gibi bulma ümidiyle belde belde emekleyenler vardý.
Gözler, Fârân daðlarýna kilitli, kulaklar da Medine’yi dinlemeye durmuþtu asýrlarca…
Ýbn Heyyebân gibi Medine’ye otaðýný kuranlar, Tübba’ meliki gibi Medine’ye gelip hicret sonrasý kalacaðý evi inþa edenler vardý asýrlar öncesinden…
Râhib Bahîra, gecikmesinden dolayý kendini uzlete vermiþ, Varaka Ýbn Nevfel de göremeyeceðinin endiþesiyle sararýp solmuþtu adeta… O kadar bedihi idi ki, Selâm oðlu Abdullah gibiler vurulacaktý ilk gördüklerinde… Zira o yüzde yalan yoktu.. her þey bir plan dahilinde yürümekteydi ve kainata tesadüfün zerresi bile misafir olamazdý.. olmadý da..!
Kim bilir bugün, ne beklediðinin bile farkýnda olmadan, O’nu ve mesajlarýný intizar eden nice mürde gönül var yer yüzünde.!?
Ýþte, ‘Dillerdeki Müjde’, bekleyenlerin destanýný anlatýrken bugüne de vazife biçmeyi hedeflemeye matuf bir eser… Ýstifade ümidiyle…