Gök kubbenin altýnda insanýn ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aþklar adýna…
Doðu ak ejder yýlýnda baþladý yirmi üç bin yýllýk gizem…
Uzayýn sonsuzluðuna açýlan kapýyý keþfe çýkmýþ bilge rahipler, uðruna topluca can verdikleri bir sýrrýn, binlerce yýl sonra, bir þair tarafýndan aþkýn derin katmanlarýna saklanarak korunacaðýný bilselerdi…
Siruþ baþlýklý murassa hançerin kabzasýna parmak izlerini býrakanlar, daha avuçlarýnýn sýcaklýðý gitmeden hançer kýnýnda kan biriktiðini bilselerdi…
Baðdat, Ýstanbul, Roma, Paris ve diðerleri; kýyýlarýna vuran yeni aþkýn, bütün eski tarihlerini dolduracak yoðunlukta olduðunu bilselerdi…
Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttuklarý kitabýn alev almaya hazýr bir aþk külçesine dönüþmek üzere olduðunu bilselerdi…
Þair, ipeksi dizeleri arasýna hayaller gibi sakladýðý þifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandýðýný, sonsuzluk þarabýna kadeh yaptýðý gelincik yapraklarýnýn kinle daðýtýldýðýný bilseydi…
Ve þimdi kim bilebilir neler olacaðýný,
Babil uyandýðý zaman?!..