Anasayfa | Yeni ��kanlar | Yay�nevleri | Yazarlar | �ye Ol | Hakk�m�zda | Reklam | Bize Yaz�n
A��l�� Sayfas� Yap | S�k Kullan�lanlara Ekle | Email |   25 Nisan 2024   

 :: Kategoriler ::
Aile
Araþtýrma
Baþvuru Kitaplarý
Bilgisayar
Bilim
Çocuk Kitaplarý
Coðrafya
Dergiler
Ders Kitaplarý
Din
Dizi
Doða
Edebiyat
Eðitim-Kültür
Felsefe
Gezi
Hukuk
Kiþisel Geliþim
Kýlavuz Kitaplar
Müzik
Psikoloji
Saðlýk
Sanat
Siyaset
Sosyoloji
Süreli Yayýnlar
Tarih
Yabancý Dil
Yemek
Ýletiþim
Ýþ Dünyasý
Þiir

 :: E-Mail Listesi ::


Ekle Çýkar



 :: Tarihte Bugün ::



 :: Linkler ::

  :: Reklam ::


Cevap Arada��n�z Her Soru ��in
 Mor Bir Serserinin Gezinotlarý 1428 defa bakýldý

Osamu Dazai
Yapý Kredi Yayýnlarý

183 sayfa. 1. baski.


Japon edebiyatýnýn asi çocuðu, Osamu Dazai ( 1909-1948 ) ilk kez baþyapýtý Batan Güneþ ( YKY 1993 ) ile dilimize çevrilmiþti. Yazar, on yýl sonra, ilk kez gezi notlarý-anýkurgu karýþýmý bir kitapla Türkçe okurlarýn karþýsýna çýkýyor.

Genç yaþta intihar eden Dazai bu anlatýsýnda, Japonya’nýn kuzeyindeki “haþin” Tsugaru bölgesi hakkýnda ansiklopedik bilgilere ve anlatýlara yer verse de daha çok diyaloglarý, uslubu ve köklerine yaklaþýmý konusunda ipuçlarý verdiði için alýþýlagelmiþ bir “gezi notlarý”nýn ötesine geçiyor; kitabý zaman zaman roman
tadý veriyor.

Diðer yapýtlarý edebi gücüyle karmaþýk duyarlýklarý yansýtmayý baþaran Osamu Dazai’nýn bu kitabý þaþýrtýcý bir þekilde, neredeyse, iyimser, Öte yandan fotoðrafik sahneleri ve kurgusal metinleri ile düþündürücü. Adý Mishima, Baþo, Kavabata gibi ustalarla birlikte anýlan yazar, Uzakdoðu’dan gelen çizgi dýþý bir ses, uzak ama yakýn bir kiþilik.

Mor Bir Serserinin Gezi Notlarý, okurlara Japonya’nýn taþrasýnda “gezmek” için olanak saðlayan nitelikli bir aracý olmak üzere kitapçý raflarýnda yerini aldý.

Önsöz

Japonya’nýn en büyük adasýnýn kuzeydoðu ucunda bulunan Tsugaru Yarýmadasý ülkenin geri kalanýndan biraz farklý olmanýn gizemini taþýmýþtýr hep. Egzotik bir yer olarak anýlmasýný kýsmen Honþu’da Ainularýn son barýnaðý olmasýna borçludur ama uzak ve bilinmedik bir yer olmasý bu ününü getiren esas etkendir. Tsugaru’ya deniz yoluyla ulaþmak her zaman kolay olmuþtur ama Japon Denizi sahilinde, Honþu’nun “arka tarafýnda” yer aldýðýndan Edo’daki1 þogun baþkentiyle arasýnda görece daha az alýþveriþi olmuþ, ülkenin geri kalanýyla kara yolu baðlantýsý da zayýf kalmýþtýr. Büyük bölümünü sulak alanlar ve bataklýklar kapladýðýndan, son zamanlardaki tarýmsal geliþimi sayesinde hükümetin gözüne girene kadar Tsugaru kendi haline býrakýlmýþtýr.
Bu uzun yarý baðýmsýzlýk ve yalýtýlmýþlýk tarihi göz önünde bulundurulduðunda Tsugaru sakinlerinin kendi kimlikleri konusunda fazlasýyla duyarlý olmalarýnda þaþýlacak bir þey yoktur. Kültürel olarak, Honþu’nun kuzeydoðusunda yer alan Tohoku’nun bir parçasý olsa da, âdetleri ve gelenekleri asýrlar boyu kendine has bir Tsugaru karakteri kazanmýþtýr. Tohoku lehçesinin çok zor bir þekli olan dilleriyle gurur duyarlar, bu dili ayný bölgenin doðusunda oturanlar bile anlamakta güçlük çeker. Tsugarulular basit insanlar olarak tanýnýr –haþindirler, ilk baþta onlarla anlaþmak zordur ama dürüst ve yapmacýksýzdýrlar, sakiye biraz fazlaca düþkün olduklarý söylenebilir. Kendilerinin de ekleyeceði gibi altýndan kalpleri vardýr.
Böylesi bir karakter modern Batýlý okuyucuya gayet makul görünebilir ama yakýn zamana kadar Tsugaru Japonya’nýn en geri kalmýþ bölgesi kabul ediliyordu, halkýna da uygarlýðýn temel lütuflarýndan –mesela doðru düzgün bir dil ve nezaketten– yoksun ahmak köylüler gözüyle bakýlýyordu. Kendi yörelerini bir Arkadya, bölgenin baþkenti Hirosaki’yi de kýrsal kültürün bir kalesi, bir kuzey Kyoto olarak resmeden Tsugaru halkýný suçlamamak lazým.
Gerçek pek öyle pastoral þiir havasýnda deðildir. Tsugaru Ovasý’nýn topraðý bereketli olsa da kýþlarý uzun ve soðuk, yazlarý kýsa ve görece serindir, bu nedenle mahsul her sene kumara dönüþür –günümüzde bile 1980 ve 1981 yazlarý son derece soðuk geçerek feci sonuçlar doðurmuþtur. Dazai’nin alýntý yaptýðý istatistikler pirinç mahsulünün ortalama beþ yýlda bir heba olduðu yolundadýr, ürün alýnamayan seneler birbiri ardýndan gelme eðiliminde olduðundan Tsugaru halký korkunç kýtlýklar atlatmýþtýr. Japonya’nýn diðer fakir bölgelerindeki köylüler gibi besin ihtiyaçlarýný “yabani sebzelerle”, herkesin ot deyip geçeceði yenilebilen bitkilerle saðlamýþlardýr, zira onlar da olmasa ölüp giderlerdi. Zaten çoðu da ölüp gitti. Onsekizinci yüzyýlda meydana gelen bir kýtlýkta Tohoku’ya giden biri kadýnlarýn içgüdüsel olarak bacaklarýný kapatýp yeni doðan bebeklerini boðduklarýný söylemiþ. Bu koþullar altýnda Tsugaru halkýnýn içe kapanmasýný, köylerde birbirlerine sokulmasýný ve komþu köyün daha uzaðýndan gelen ziyaretçilere þüpheyle bakmasýný anlamak zor deðil.
Böylesi öðütücü bir fukaralýk asla yüksek kültür üretmez; olsa olsa belli bir seviyede zanaatkârlýk beklenebilir. Tsugaru haklý bir üne sahip güzel, sert bir vernik üretir ama bu zanaatkârlarýn ürünüdür, sanatçýlarýn deðil. Halen bir bakýma ev endüstrisi sayýlabilecek diðer yöresel zanaatler için de ayný þey geçerlidir. Japonya’nýn ortalarýndaki kültürel ve sanatsal geleneklerin, asýrlarca hayatta kalabilmeyi mutluluk sayan Tsugaru Ovasý halký üzerinde çok az etkisi olduðu rahatlýkla söylenebilir. Yani Tsugaru halkýnýn farklý olmasýnýn nedeni doðuþtan gelen ruhsal bir özelliði deðil, coðrafi yalýtýlmýþlýðý, fakirlik ve darlýkla dolu tarihidir.
Eðitim seviyesinin yükselmesi, yollarýn iyileþmesi ve televizyon sayesinde eski farklýlýklar hýzla ortadan kalkmaktadýr. Ama savaþtan önce Tsugaru bölgesinin kendine has karakteri Japonya’nýn diðer bölgelerinde göze batacak kadar barizdi, en azýndan Oyama Yayýnevi’nin “Yeni Fudoki Dizisi”nde ona özel bir cilt (yedinci cilt) ayýrmayý gerektirecek kadar barizdi –fudoki, bir bölgenin coðrafyasý, tarihi, âdetleri hakkýnda bilgi veren, tarihi bir topografik kaydýný içeren bir kýlavuzdur. Tsugaru’yu ele alan bu cildin yazarý olarak Oyama Yayýnevi Dazai Osamu’yu seçmiþti. Dazai þahsi itiraflarla dolu on beþ kadar edebi eser yazmýþ, prestijli Akutagava Ödülü için iki kere aday gösterilmiþti ve hem yazdýklarý hem de bohem alýþkanlýklarýyla iyi tanýnýyordu. En önemlisi Tsugaru doðumluydu.
Dazai’nin paraya çok ihtiyacý vardý ama ileride de göreceðimiz gibi bu görevi hevesle kabul etmesini saðlayan daha kiþisel baþka sebepler de vardý. Oyama onunla 1944 Mayýs’ýnýn baþlarýnda temasa geçmiþti. Dazai Mayýs’ýn on ikisinde Ueno Ýstasyonu’ndan Aomori’ye doðru yola çýktý, orada onu eski bir ilkokul arkadaþý olan Tonosaki Yuzo (“T.”) karþýladý. Hiç oyalanmadan Kanita’ya geçti, orada arkadaþý Nakamura Teijiro’nun (“N.”) yanýnda dört gün kaldý. Bu günlerin birinde o zamanlar Kanita Hastanesi’nin baþhekimi olan “Bay S.”, Þimoyama Seiji’nin misafirperverliðine maruz kalmýþ olmalý. Dazai, Nakamura eþliðinde, bir gece Minmaya’da, bir gece de Tappi’de kaldý (imzalarýný Okuya Haný’nda görmek mümkün) sonra Kanita’ya döndü. Kanita’da kýsa bir mola verdikten sonra 22 Mayýs gibi doðduðu yer olan Kanagi’ye gitti. Dört gün kadar sonra gezisinin ikinci ayaðýna baþladý. Babasýnýn aðabeyi Kanzaburo’nun torunu olan Matsuki Hidesuke’yle (“Bay M.”) görüþtüðü Kizukuri’de kýsa bir süre mola verdikten sonra Fukaura’ya geçip geceyi orada geçirdi. Sonra geldiði yoldan geri döndü, Goþogavara’da teyzesinin evinde bir gece kaldý, ertesi gün onun için seyahatinin en önemli günüydü, otuz yýldýr görmediði dadýsý Take’yi arayacaktý. Kitap ikisinin yeniden buluþmalarýný anlatan duygusal bir sahneyle kapanýr ama Dazai için bu yolculuðun sonu deðildi. Doðrudan Tokyo’ya dönmek yerine tekrar Kanita’ya Nakamuralar’a gitti, sonra bir buharlý gemiye binip Aomori’ye geçti. 5 Haziran’da Tokyo’ya geri dönmüþtü. Hemen yazmaya baþladý ve metni bir ayda tamamladý. Mor Bir Serserinin Gezi Notlarý dört ay sonra, 1944 senesinin Kasým ayýnda yayýmlandý.
Bu kitabý ilk okuyanlar þaþýrmýþ olmalýlar. Belli baþlý yerleri ve ilgi çekici gelenekleri açýk ve net tarif eden bir kýlavuz yerine, Dazai’nin kendine, aþka, sanata, manzaraya, Þiga Naoya’nýn eserlerine, Baþo’nun þiirine vb. dair fikirlerinin bir dökümünü buldular. Yazar, gerçekten de Tsugaru’yla ilgilenen okurlara sus payý verircesine, ansiklopedilerden ve popüler baþvuru kitaplarýndan birkaç alýntý yapar, tren penceresinden gördüklerini formalite icabý, laf arasýna sýkýþtýrýr –ama kendisine bu kitabý ýsmarlayanlarýn gerçek maksadýna hizmet edecek kadar deðil. Dazai dostlarý ve akrabalarýnýn yanýnda kaldýðýnda yemek sehpasý ve saki þiþesinden pek ayrýlmaz, kendi baþýna kaldýðýnda –Fukaura’da olduðu gibi– caný öyle sýkýlýr ki geri dönmek için can atar. Ama ondan isteneni yapýp kitabý daha fazla olguyla ve kendisiyle ilgili daha az þeyle doldursaydý, Mor Bir Serserinin Gezi Notlarý da kuþkusuz “Yeni Fudoki Dizisi”nin çoktan unutulmuþ diðer ciltleriyle birlikte þimdi raflarda tozlanýyor olacaktý....



  Yazarýn Diðer Kitaplarý :

    Mor Bir Serserinin Gezinotlarý

 :: Editörün Seçimi ::



Ya Ben Ya Ýstanbul (Osmanlý Tarihinden Kesitler)

Sultan Yýldýrým Bayezid, Niðbolu Savaþý\'nýn ardýndan Kont d...

 :Haftanýn Yayýnevi:



Kent Kitap

...

 :: Haftanýn Yazarý ::



Avni Özgürel

1948 senesinde Ankara’da doðan Avni Özgürel, ilk, orta...

 :: Anket ::
Ayda Kaç Kitap Okuyabiliyorsunuz?
1
2
3
Çok Az
Hiç Okumam


Anket sonuçlarý...

 :: Röportaj ::



Yazmayý Seviyorum


 :: Reklam ::



 :: Reklam ::

Bunlari Biliyor musunuz?
Satın Almak için tıklayın


 :: Reklam ::

Bunlari Biliyor musunuz?



Webmaster | Gizlilik | Telif Haklar� |

�stanbul

� 2003 www.kitabiyat.com Her hakk� sakl�d�r.