Günümüz ortamýnda aklî, tarihî ve toplumsal gerçeklere raðmen, propaganda o kadar yoðun estirilmiþtir ki, zayýf ruhlarý sarsmýþ, milletimizi yaralamýþtýr. Yýkmak, yapmaktan kolaydýr; sadece bizim için deðil, bütün milletler için böyledir. Millî birliði korumak, parçalamaktan çok daha zordur. Bizim birlik dediðimiz toplumsal olgu ve duygular yüzyýllar süren bir ortak yaþamanýn ve sayýsýz tatlý-acý tecrübelerin bir sonucudur. Bu kadar uzun bir süreçte ulaþýlan bu duyguya sýradan bir þüphe düþürmek hiç de zor deðildir. Üstelik, kullanýlan argümanlarýn gerçeðe uymasý da gerekmez. Ama, þüphelerin açtýðý yaralarý sarmak, yeniden birliði kurmak sabýrlý, þuurlu bir yönetimin, kesintisiz bir eðitimin ürünü olabilir. Tek imkânýmýz toplumun kuruluþtaki yapýsýnýn ve doðal geliþmesinin birlik yönünde olmasýndadýr; üç-beþ bin yýllýk tarihî birikimimiz bu birliði öðütler, kuruluþ doðal olarak birlik üzerinedir ve bu tavýr toplumun þuuraltýna kadar yer etmiþtir.
Bu yüzden milletimizin geleceðine daima inanç ve ümitle bakýyoruz.