Elmas da sargýlý kollarýný bebeðe uzatmýþtý. Canýný yakmaktan korkarak usulca býrakmýþtý Bayram, oðlunu Elmas’ýn kucaðýna. Þimdi burun burunaydýlar Elmas’la Öksüz. Bir diþi hayvanla yavrusu gibi koklaþýyor, burunlarýný birbirine sürütüyor, birbirlerinin boynuna gömülüyor ve tuhaf mýrýltýlar çýkartýyorlardý. Bebenin küçük elleri, Elmas’ýn saçlarýnda, Elmas’ýn dudaklarý bebenin yüzünde dolaþýyordu. Elmas, ne diðer hastalarý ziyaret edenlerden ne de Bayram’dan hiç utanmadan, hiç gocunmadan, memesini çýkarýp bebenin aðzýna vermiþti. Bebek mutlu bir kedi yavrusu gibi guruldayarak þapýr þupur emiyordu süt akýtmayan, kuru memeyi. Kadýnla çocuk birbirleriyle iç içe geçmiþ, tek vücut olmuþ gibiydiler.
Köprü… Olaðanüstü bir bürokratýn, otuz yýl bekledikten sonra kavuþulan bir köprünün ve doðunun töreye teslim olmuþ insanlarýn öyküsü. Ayþe Kulin’in kaleminden.