Þu anda incelediðiniz kitabýn yazýlýþ macerasý ilginçtir. Her þey birkaç yýl önce kitapçý raflarýnda, gençlerin ellerinde, çocuklarýn koltuklarýnýn altýnda, dolmuþtakilerin dizlerinde martavalcý bir kitap türünü fark etmemle baþladý. Okuduðumda, bu çeþit kitaplarýn uydurma bir olay dizisini anlattýðýný gördüm. Sayfalarda, okur için yararsýz, baþýboþ sihir maceralarý, endazesiz serüvenler anlatýlýyordu. Gençliðe yeni adým atan fidanlar bir kitap parasý uðruna yalancý bir mistisizme acýmasýzca itiliyordu. Buradaki sayfalarý okuyan taze beyinler bir seraba kanar gibi bu yalancý tada aldanýyordu. Bu durum hoþ deðildi. Gençlere kendi milletinin altýn ruh damarýný kazandýrmak gerekmekteydi. Bunun için tarihimizin þiirli metinleri olan destanlar biçilmiþ kaftan gibiydi. Türk gençlerine atalarýnýn destanlarýný kazandýrmak, böylece baþka kitaplarýn yanýnda onlarý da okumalarýný önermek iyi bir fikirdi. Her biri üç beþ sayfadan ibaret olan destan kalýntýlarýný günümüz okuruna destansý bir öyküleme içinde sunmak istedim. Bu iþe destan anlatýlarýný gençlerin anlayacaðý bir dille, sýkýlmayacaklarý bir üslupla hazýrlamakla baþlamalýydým. Baþladým ve bir süre sonra þimdi elinizde tuttuðunuz kitabýn içindeki metinler ortaya çýktý.