Ýsrail Devleti’nin resmi olarak kurulduðu günden bu yana Ortadoðu’da çatýþma, kan ve gözyaþý eksik olmadý. Asýrlar boyu dýþlanan, iþkence gören ve sürgün hayatý yaþamak zorunda kalan Yahudiler, kendileri için kutsal olan topraklara yerleþtikten sonra, geçmiþte yaþadýklarýnýn hesabýný sormak istercesine her geçen gün sýnýrlarý geniþleyen iþgallerle tüm dünyanýn kalbinin attýðý bölgeyi daimi bir savaþ alanýna çevirdiler. Tevrat’ta belirtilen vaad edilmiþ topraklara ulaþmak için sýnýr tanýmayan Ýsrail Devleti, radikal bir stratejik karar daha almýþ gibi görünüyor.
“RAB bu uluslarýn tümünü önünüzden kovacak. Sizden daha büyük uluslarýn topraklarýný mülk edineceksiniz.” Dini Devlet olan Ýsrail, Tevrat’tan yapýlan bu alýntýyý doðrulamak istercesine gözünü Güneydoðu’daki topraklarýmýza dikti… Bu çerçevede, yýllardýr Musevi kökenli Türk vatandaþlarý üzerinden GAP bölgesinde arazi alýmý yapýyor ve gelecekte karþýlayamayacaðý bir yaþamsal ihtiyaç haline gelecek olan suyu elde etmek için her türlü hamleyi yapmaktan çekinmiyor. “Ya suyu üretmek için imkan yarat, ya da su için savaþ” gizli parolasýyla hareket eden Ýsrail’in yýllardýr Güneydoðu’da çok uluslu þirketler ve Yahudi kökenli Türkler üzerinden yürüttüðü faaliyetler Türk istihbarat raporlarýna da konu olunca iþler karýþýyor ve karþýlýklý çalýþmalar derinleþtiriliyor.
Elinizdeki kitabýn yazarý vasýtasýyla basýna ilk kez yansýdýðý günden itibaren büyük ses getiren bu konu, son geliþmeler ýþýðýnda Sami Ofer olayýný da içine alacak þekilde bu kitapla geniþ kapsama alýndý... Kitapta hiçbir yerde bulamayacaðýnýz istihbarat raporlarýnýn tam metinleri ve Güneydoðu bölgemizde sinsice ilerleyen tehdidin iç yüzü cesurca karþýnýza çýkýyor. Belge ve dokümanlarýyla gerçek þu an ellerinizde, okuyun ve bu sorunun üzerindeki sis perdesini siz kaldýrýn: Ýsrail’in Kuzey Irak’tan sonraki hedefi Güneydoðu’yu iþgal etmek mi?