Kaan H. Ökten, 2004 yýlýnda yayýnlarýmýz arasýndan çýkan "Heidegger Kitabý"ndan sonra þimdi de “Mullâkta Var Olmak"la birlikte okurla buluþuyor.
Ýnsanoðlu tam bir muamma, ontolojik bir muamma: zamanýn, varlýðýn, ölümün ve hiçliðin bilgisine sahip olan bizler, sanki bu bilgiyi hiçbir zaman kendimize mâl etmemiþ gibi yapýyor ve öylece yaþýyoruz, muallâkta var olarak.
Varlýðýmýzýn anlam katmanlarý ne denli çok ve farklýlaþmýþ olursa olsun, içimizde bir yerlerde ‘zaten-hep-biliyor-olmak’lýðýn ‘çaðrý’sýna kulak verip ona þöyle ya da böyle cevap bulmaya çalýþtýðýmýzda, karþýmýza bir baþka muamma daha çýkýyor: Zira bu dünyadaki var oluþumuzun olabilirliklerini gerçekleþtirip þimdileþtirmelerimiz sayýsýz veçhe ve minvallere sahip. Peki ama neden bir tek deðil de çok? Ve neden yok deðil de var? Ýþte, bu ebedi soru ve hallerin muallâklýðýnda asýlý kalmýþ bir muammadýr insanoðlu.
Kaan H. Ökten’in bu yeni kitabýnda derlenen makaleler, insanoðlunun varlýksal hallerinin çeþitli veçhe ve minvallerini ele alýrken, ölümden zamana, Aristoteles ve Kant’tan Heidegger’e, Yahudilikten Hýristiyanlýða, Luther’den Papa’ya ve Edward Said’den biyo-politikaya dek pek çok varoluþsal sahayý taramaya gayret etmektedir. Yýllar içinde birikerek belirli bir güzergâhý görünür kýlmaya baþlamýþ olan bu makaleler, aslýnda tek bir odak çevresinde dolanmaktadýr: insani kalýmsýzlýðýnýn katýþýksýz ve yalýn dehþeti. Böylelikle muallâkta var olmak için çýrpýnan bizler, aslýnda ontolojik bir muammanýn da aktörü konumuna geliyoruz: Öyle sorularla boðuþuyoruz ki, bunlarýn belki bir cevabý yok ama onlarsýz da yapamýyor, yaþayamýyor ve anlam atfedemiyoruz.
Kýsacasý “Mullâkta Var Olmak”, insanýn hallerine dair bir kitap.