Bugüne kadar yazýlmýþ kitaplarýn çoðunda, gramer kurallarýný öðreterek, kelime ezberleterek ve yazýlý alýþtýrmalar yaptýrarak Ýngilizce’nin öðretilmesini amaçlamýþtýr. Bu kitabýn amacý ise okuyucuya Ýngilizce fiil zamanlarý veya yeni kelimeler öðretmeye çalýþmak deðil, akýcý bir Ýngilizce öðrenmek isteyen Türk insanýna etrafýnda bulunan sýnýrsýz sayýdaki kaynaklarý göstererek yardým etmektir.
Okuyucu Ýngilizce’yi anadili olarak konuþan insanlardan dinleyebileceði sýnýrsýz sayýdaki bu kaynaklarý fark ettiðinde, Ýngilizce’yi çok fazla çaba harcamadan öðrenebilecektir. Gerekli olan sadece disiplinli bir çalýþma programýna uymaktýr. Ýngilizce’yi, bu dili konuþan insanlardan yüzlerce saat dinlemeden, bir insanýn akýcý bir þekilde konuþabilmesi mümkün deðildir. Ne kadar çok çalýþma kitabý bitirdiðinizin de bir önemi yoktur. Fakat kendi gayretleriyle haftada birkaç saatini Ýngilizce dinlemeye ayýran bir kiþi, bir ile üç yýl arasý bir zamanda akýcý bir Ýngilizce’ye kolaylýkla sahip olabilecektir.
Klasik çalýþma metodundan kurtulmak ve tamamýyla akýcý bir Ýngilizce’ye sahip olmak isteyen kiþiler için bu oldukça yararlý bir rejber olacaktýr. Devam eden bölümlerde Ýngilizce dilinin tarihi, Ýngilizce öðretmenin zorluklarý, insan beyninin dildeki konuþma kalýplarýný kendiliðinden nasýl hafýzaya kaydettiði, Türk insanýnýn etrafýnda bulunan Ýngilizce öðrenmesine yardýmcý olacak kaynaklarýn neler olduðu, dil akýcý bir þekilde konuþabilmek için atýlmasý gereken zorunlu adýmlarýn neler olduðu gibi konular anlatýlmaktadýr.