Hilmi Öztoprak: Volkan’ýn babasý, emekli emniyet müdürü, kadýnlarýn ve Volkan’ýn hayranlýkla izlediði erkek…
Songül Keklik: Þöhretinin zirvesindeyken ortadan kaybolan Kürt türkücü…
Baþkomiser: Çocuksuz, mutsuz ve yenik bir adam…
Hacý Aða ve Ýzzet Aða: Güneydoðu’nun iki farklý aþiret reisi…
Murat Öztürk: Volkan’ýn eniþtesi, iþadamý…
Türkiye’nin yakýn geçmiþinden izler taþýyan kiþiliklerin birlikte kurduðu, hem aþký anlatmaya hem polisiye roman olmaya çalýþan bir yol öyküsü…
Hiçbir þeye dokunmadan geçen ama her þeyin ortasýnda tutuklu kalan bir roman: Volkan’ýn Romaný…
“Telefonu kapadýktan sonra Baþkomiser, ahizeyi kaldýrmadan önce ellerini sildiði kolonyalý mendille baþlayarak ve birkaç paket daha yýrtarak ayaklarýný silmeye baþlýyor. Ve bunu yaparken bu sýrada babasýnýn iþe gidiþlerini hatýrlayan, birazdan Baþkomiser’in de çekip gideceðini kestiren Volkan’a, Baþkomiser aniden þu soruyu soruyor: "Otogarýn altýnda ne arýyordun biraz önce oðlum sen?”