Bush ve ekibi tarafýndan dizayn edilen politika çerçevesinde kuþku ve gizem dolu 11 Eylül olayýnýn hemen arkasýndan düþünülen Irak'ýn iþgali, Afganistan iþgalinden sonraya býrakýlmýþtýr. Zira Afganistan, Amerikan toplumunun üzerinden Vietnam sendromunu atmasýný saðlayacak daha kolay bir hedef olarak görülmüþtür. Öte yandan, Irak'ýn iþgalinde kitle imha silahlarý, demokratikleþme ya da Saddam'ýn El-Kaide ile iþbirliði yaptýðý iddialarýnýn tamamen temelsiz olduðu ortaya çýkmýþtýr. Sonuçta Irak, söz konusu ekibin 1997'de hazýrlayýp kamuoyuyla paylaþtýðý "Yeni Amerikan Yüzyýlý Projesi" çerçevesinde ABD'nin dünya imparatorluðu amacýný gerçekleþtirmek ve Ýsrail'in güvenlik sorununa kalýcý bir çözüm getirmek amacýyla iþgal edilmiþtir.
Bu süreçte yaþanan 3 Mart ve 4 Temmuz olaylarý Türk-Amerikan iliþkilerinde yeni bir dönemin baþladýðýný göstermiþtir. Özellikle Türk subaylarýna yönelik söz konusu giriþim, iki ülke arasýndaki ittifak iliþkilerinin yerini kuþku ve güvensizliðe býraktýðýnýn en açýk kanýtý olmuþtur. Artýk taraflar hiçbir somut amaç etrafýnda ortak politika belirleyememektedir. Yeni dönemde iliþkileri geliþtirmek için hazýrlanan Ortak Vizyon Belgesi ise somut getirilerden çok soyut temennilerden oluþmaktadýr. ABD, dünya imparatorluðuna karþý çýkabilecek bölgesel güçleri bir bir ortadan kaldýrmaya çalýþýrken yeni stratejik ortaklarýn peþindedir. Türkiye kamuoyunda ABD'ye müttefik olarak bakanlarýn sayýsý ise yok denecek kadar azalmýþtýr. Hemen herkes biliyor ki ABD, Türkiye'yi Büyük Orta Doðu'da kuracaðý egemenlik için en büyük engel olarak görmektedir. Orta Asya ve Kafkasya'dan, Orta Doðu ve Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'dan Uzak Doðu'ya oldukça geniþ bir coðrafyada sahip olduðu stratejik, kültürel, ekonomik, siyasal ve tarihsel iliþkileri ve dünyanýn hiçbir ülkesinin sahip olmadýðý avantajlarý Türkiye'yi orta vadede ABD'nin bölgesel ve dolayýsýyla dünya hegemonyasýna karþý koyabilecek tek ülke haline getirmektedir. Bu gerçek Türkiye'deki karar vericiler tarafýndan öngörülemese bile Amerikalý politikacýlar ve akademisyenler tarafýndan dile getirilmeye baþlanmýþtýr. Bu çalýþmanýn yeni baskýsý iþte bu psikoloji ve bu gerçekler ýþýðýnda kaleme alýnmýþtýr