Yüce beyan, yerlerin ve göklerin yaratýlýþýna dünyadaki ve kâinattaki nizama yaðmurun bir ölçüyle indirildiðine dikkat çeken ayetleriyle bizlere adeta yaþadýðýmýz dünyanýn kýymetini anlatýr. Oysa insanýn kendi istismarlarý sonucunda dünya giderek güzelliklerini ve yaþanýlýr olma özelliðini kaybediyor. Buzullar eriyor, çölleþme yaygýnlaþýyor. Peki, bütün bunlarýn çaresi nedir? Ýnsan olarak ekolojik dengenin yeniden eski güzelliðine kavuþmasý için neler yapabiliriz. Bu ve benzeri sorularýn cevabýný bir ailede geçen çay sohbetlerinin sýcaklýðýnda ve hikâye tadýnda okuyup yaþadýðýmýz dünyayý ve kýymetini daha iyi anlamak için herkese ve özellikle gençlere hitap eden zevkle okunacak bir çalýþma.
"Ablacýðým, hiç unutmadým... Kýrda gezinti yaparlarken, saklanmýþ, kendi halinde bir yýlaný öldürmesi karþýsýnda, Hoca efendi arkadaþýyla uzun süre konuþmaz. 'Çünkü' der, 'O sana zarar vermeyecekti. Ekosisteme tarifsiz katkýlarý olan bir canlýya nasýl zarar verirsin?' "
Manþetlerden düþmeyen cümleleri hatýrlarsak Gül ve Talha'nýn ilginç diyaloglarýyla örülü bu eseri daha iyi anlarýz: "Küresel ýsýnma, hayat küresi Dünya'da hayatýn sonu mu?", "Buz þelfleri eriyor; su seviyesinin 21 00 yýlýna kadar 60 cm artýracaðý, bunun da birçok kara parçasýný sular altýnda býrakmasý öngörülüyor...", "Sýra uzayda; uzay çöpleri endiþe kaynaðý oldu.", "... Tuz Gölü'ndeki kirlilik, flamingolarý tehdit ediyor.", "... Çevre felaketleri birçok kansere davetiye çýkarýyor.", "Iþýk ve gürültü kirliliði, strese baðlý birçok rahatsýzlýðý tetikliyor."
Yaþadýðýmýz hayat gemisi, kutsal bir emanet. Yolculardan bir kýsmý ellerine geçirdikleri aletlerle gemide delik açýyorlar. Birilerinin onlarý uyarmasý gerekiyor. Elinize aldýðýnýz, roman tadýndaki bu kitap bu yaman çeliþkiye parmak basýyor ve uyarýcý görevini yerine getirmeye çalýþýyor. Gemi batacak olursa, unutmayýn., siz de o gemidesiniz.