Son yýllarda hýz kazanan Türk klasik edebiyatý araþtýrmalarý, bu edebiyatýn þiir aðýrlýklý bir karakter göstermesinin tabîî bir neticesi olarak manzum eserler üzerinde yoðunlaþmaktadýr. Konu üzerindeki akademik araþtýrmalarýn tarihçesi haklý olarak divan metinlerinin neþri ile baþlamýþ, daha sonra neþredilmiþ bu divan metinleri üzerinde yapýlan deðiþik türden tahlil ve incelemelerle devam etmiþtir. Gerek divan tahlilleri ve gerekse müstakil manzume þerhleri, son derece yararlý olmasýna raðmen Türk klasik þiirinin tahlil metoduna dair birtakým tereddütleri de beraberinde getirmektedir. Bu noktada geçmiþe dönerek Osmanlý þiirinin, yazýldýðý ve zevkle okunduðu çevrelerce nasýl anlaþýldýðýna bakmanýn ve dolayýsýyla geleneði ortaya koymanýn, gelecek için de fevkalâde önemli olduðuna inanýyoruz.Þerhler üzerine çalýþmaya karar verdikten sonra 1 995 yazýnda Ýstanbul kütüphanelerinde yaptýðýmýz araþtýrmalar, bizi adým adým bir sýnýrlandýrmaya sevk etti. Ýlk önce þerh dilinin Türkçe olmasý, daha sonra ise þerh edilen manzumenin Türk diliyle yazýlmasý kaydýný esas edindik. Neticede ortaya çýkan "Türkçe manzumelere yazýlmýþ Türkçe þerhler külliyâtý", büyük ölçüde tasavvuf? hüviyet arz ettiðinden araþtýrmanýn adýný ve konusunu "Tasavvufi Þiir Þerhleri" olarak belirledik. Bu sonuç, hemen bütün örnekleri az çok tasavvufi neþve barýndýran Osmanlý þiirlerinin günümüzde anlaþýlmasý hususunda yaþanýlan sýkýntýlarýn giderilmesine dair ümitler vaat etmesi açýsýndan da önemli idi. Çalýþmamýzda 23 þâirin 42 ayrý manzumesine 20 farklý þârih tarafýndan yazýlmýþ, yaklaþýk 600 varak tutarýndaki 47 þerh metninden faydalandýk. Þerh edilen manzumeler 13-19. yüzyýl, þerhler ise 16-19. yüzyýllara aittir. Metinlerimizi Ýstanbul kütüphaneleri ile sýnýrlandýrmakla birlikte bu kütüphânelerdeki þerhlerin tamamýna ulaþma iddiamýz söz konusu deðildir. Nitekim inceleme kapsamýna dahil edemeyecek kadar geç ulaþtýðýmýz ya da varlýðýndan haberdâr olup ulaþamadýðýmýz þerhler mevcuttur ve bunlar ilgili bölümde zikredilmiþtir.