Oran’daki büro-evin salonunun hemen arkasýndaki odanýn dört duvarý kütüphaneyle çevriliydi. Kütüphanede raflar...
Raflarda dosyalar...
Dosyalarda mektuplar, yazýlar, raporlar...
Kapaðýný kaldýrdýðýmýz her dosya, yakýn tarihin bir baþka karanlýk köþesini aydýnlatýyor; okuduðumuz her sayfa, bilmediðimiz bir olaya ýþýk tutuyordu. Kýsa zamanda bunun sadece Ecevit’in deðil, Türkiye’nin arþivi olduðunu fark ettik. Orada yazýlanlar hepimizin tarihiydi. Bir kýsmý tarih olsa da çoðu hâlâ günceldi. Belgeselde ve kitapta kullanmak için izin istedik. Ecevit, izin verdi.
Ýþte bu kitapla o paha biçilmez arþivin bazý önemli belgeleri kamuoyuna açýlýyor; arþivin sahibinin yaþamöyküsüyle birlikte... Büyük çoðunluðu ilk kez yayýnlanan bu belgeler, sadece Ecevit’i merak edenlere deðil, yakýnçað Türkiye siyasi tarihini inceleyenlere de ýþýk tutacak nitelikte...