Çýraðan sefalarý, lâle seyirleri, zevk ve eðlence âlemleri, ilim sohbetleri ve musiki ziyafetleri ile mühürlenmiþ Lâle Devri’nin mahzun simasýdýr Fatma Sultan… Dört yaþýnda iken dillere destan bir düðünle Silâhdar Ali Aða ile evlendirilen, eþinin þehit olmasý üzerine on iki yaþýnda dul kalan, ikinci evliliðini on dördünde, elli yaþlarýndaki Nevþehirli Ýbrahim Paþa ile yapan bahtsýz bir hayat… III. Ahmed’in otuz kýzý arasýnda saltanatýný taçlandýran, “göz nuru”, “kerime-i mükerreme”si, “sultan-ý âli-þan”ý… Patrona Halil Ýsyaný’nda haksýz yere bedeni parça parça edilen, haftalarca sokaklarda süründükten sonra uzuvlarý köpeklere ziyafet olan sadrazamýn biricik zevcesi…
Ýnce dimaðýna yaþadýðý felâketleri sýðdýramayan, yirmi dokuz yaþýnda, solgun bir mezar taþýna nakþedilen birkaç mýsradýr Fatma Sultan… Keder ile sevincin, aþk ile ýstýrabýn, ihtiþam ile sadeliðin kucaklaþtýðý bir hikâye…
Bu kitap, gözlere haram, haremden hayallere uzanan ceylân gözlü güzellerden bir güzelin, III. Ahmed’in biricik kýzý Fatma Sultanýn son derece ilginç, ilginç olduðu kadar da talihsiz hayatýný gözler önüne serer ve genç bir kýzýn acýlarýný dile getirir.
Zevk ü sefa içinde inleyen bir devrin; Lâle Devri’nin kapýsýný aralayan bu eserde, sessiz çýðlýklarla kilitlenmiþ ve yirmi dokuz yaþýnda son bulmuþ taze bir yaþamýn yaný sýra, tarihî, edebî ve içtimaî aydýnlanmalara sebep olacak bazý ip uçlarý ve belgeler de bulunmak mümkündür… Özellikle, III. Ahmed ile Vezir-i Azam Nevþehirli Damad Ýbrahim Paþa arasýndaki yazýþmalar, padiþah ile veziri arasýndaki samimî ve sýcak dialoglarý yansýtmasý açýsýndan önemlidir.
Fatma Sultan isimli eser, Ahmed Refik tarafýndan hazýrlanmýþ, Diken ve Ýnci Matbaasý tarafýndan Ýstanbul’da basýlmýþtýr. Basým tarihi kaydedilmemiþtir. Eser, Osmanlýca olup yetmiþ bir sayfadan oluþmaktadýr.
Kitap hazýrlanýrken daha geniþ kitlelere ulaþmasý düþünülerek dili sadeleþtirilmiþ ve rahatlýkla okunabilecek þekilde üslûplandýrýlmýþtýr. Bu çalýþma yapýlýrken eserin aslýndan uzaklaþýlmamasýna özen gösterilmiþtir. Okuyucunun o devrin tarihî dokusuna nüfuz edebilmesi ve o havayý soluyabilmesi için hatt-ý hümayun, telhis, tarihî
belgelerden yapýlan alýntýlar ve konuþma cümlelerinde, XVII. yüzyýl Türkçesinin fonetik ve morfolojik özellikleri korunmuþ; metnin hem orijinal, hem de bugünkü Türkçeye adapte edilmiþ þekilleri verilmiþtir. Bununla birlikte eserde geçen tarihî deyim ve terimlere, mekân ve þahýs isimlerine dipnot konulmuþtur. Bu þekilde, okuyucunun kafasýnda oluþmasý muhtemel soru iþaretlerinin giderilmesi ve konuyu rahatça kavramalarý hedeflenmiþtir. Kitap, hazýrlayanlar tarafýndan derlenen görsel malzeme ile zenginleþtirilmiþ, konuya uygun çeþitli gravürler ve Lâle Devri’nin görgü tanýðý olan Fransýz ressam Jean Baptiste Vanmour’a ait on altý tablo ile desteklenmiþtir.
Keder ile sevincin, aþk ile ýstýrabýn, ihtiþam ile sadeliðin kucaklaþtýðý bu hayat hikâyesini, yýllarca gönüllerde taht kuran sultanlara ithaf ederek âþýkane aþklara diyoruz!...