Kendini kýzgýn çöllerde uzay aracýna benzeyen bir otonun içinde buldu. Arabada ne bir yolcu, ne de bir sürücü vardý. Yüreði, heyecandan yaralý bir güvercin gibi titriyordu. Masal kaçkýný devler gibi bir karartý þeklinde uyuyan daðlar, araç ilerledikçe canlanýyor, uyanýyordu. Daðlarýn altýndaki tünellerden, alt geçitlerden hýzla geçti. Tünellerin bitiminde sonsuz bir ýþýk huzmesinin içinde Beytullah ve Ravza bütün muhteþemliði ile gözlerinin önündeydi. Uzay aracý kuþlarla yarýþýrcasýna tavaf etti siyah örtülü mabedi. Sonra bir yýldýz kaymasý gibi uzayýn derinliklerine doðru akýp gitti.